Bir CEO ile iş bitmez! - Yedinci Gün

Güncel haber sitesi,son dakika haberlerinden haberiniz olsun

Son Dakika Haberleri

23 Temmuz 2019 Salı

Bir CEO ile iş bitmez!

Şirketlerin büyümesi ve devamlılığı için olmazsa olmaz kabul edilen kurumsallaşmanın zaman zaman yanlış anlaşıldığını söyleyen Russell Reynolds Türkiye Başkanı Burak Gorbon, “Şirketin başına bir CEO atamakla kurumsallaşmış olmuyorsunuz. İşleyen bir bağımsız yönetim kurulu ve bunu destekleyen alt kadroların oluşturulması gerekir” dedi.

TÜRKİYE dahil 40 ülkede yönetici araştırması ve liderlik danışmanlığı yapan Russell Reynolds’ın Türkiye Başkanı Burak Gorbon, kuşak devrinin başarıyla tamamlanmasının, günümüz şirketlerinin karşı karşıya kaldığı en kritik süreç olduğuna dikkat çekti. Bu kritik süreci en iyi kurumsallaşabilen şirketlerin yönettiğini belirten Gorbon, “Kurumsallaşma denince de herkesin aklına ilk olarak şirketin başına profesyonel bir yönetici atamak geliyor. Oysa kurumsallaşma için tek başına bir CEO ataması yetmez. Kurumsallaşma ve kuşak devri uzun vadede şirketin tamamını kapsaması gereken iyi planlanmış bir süreç olmalı” dedi. İstikrarlı büyüme ve ülke ekonomisinin derinleşmesinde köklü şirketlerin rolüne değinen Gorbon, “Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de nesilden nesile aktarılan köklü şirketlere her zamankinden çok ihtiyaç var. Bu ihtiyacın farkında olan şirketler de kurumsallaşma yolunda önemli adımlar atıyorlar. Bu kapsamda zaman zaman profesyonel yönetici atamaları için bize başvuruyorlar. Biz de şirketin ihtiyaçları ve kurucunun beklentilerine göre kurumsal bir yönetim sistemi öneriyoruz” diye konuştu. 


AİLE İÇİNDEN CEO


Russell Reynolds’ın Türkiye ve Ortadoğu bölgesindeki faaliyetlerine liderlik eden Gorbon, aile şirketlerinde kuşak devri ve kurumsallaşma için gerekli adımları, üst düzey yönetim danışmanlığı alanındaki son trenleri ve Türk yöneticilerin uluslararası arenada gördüğü ilgiyi Hürriyet’e anlattı. Türkiye’de yıllık ortalama 50-60 üst düzey yöneticiyi yerli ve uluslararası şirketlere yerleştirdiklerini ve bunun da sektör için oldukça iyi bir rakam olduğunu kaydeden Gorbon, şöyle devam etti: “Faaliyetlerimiz sadece yönetici araştırması ile sınırlı değil. Şirketlere liderlik danışmanlığı da yapıyoruz. Kurucunun sıfırdan başlayıp çok büyük fedakarlıklarla belli bir büyüklüğe getirdiği şirketini başka birine teslim etmesi pek kolay değil. O nedenle profesyonel bir yöneticinin başa getirilmesinden önce şirkette kurumsallaşmanın uzun zaman önce tasarlanmış ve belli bir noktaya gelmiş olması lazım. Bu arada profesyonel yöneticinin illaki dışarıdan bir isim olması da şart değil. Aile içinden de biri şirketin CEO’su olabilir. Türkiye’de de, dünyada da bağımsız yönetim kurulu üyeleri dışında yönetimin tamamının aile bireylerinden oluştuğu çok iyi şirketler var. Buradaki kilit konu; iyi işleyen, çalışan bir yönetim kurulu ve üst yönetim yapısı ile bunu destekleyen alt kadroların oluşturulması.”


Günümüzde şirketlerin çok iyi niyetli bir şekilde kurumsallaşma çabaları kapsamında aile anayasaları belirlediklerini kaydeden Gorbon, şunları söyledi: “Bizdeki aile şirketleri genelde 60, 70, 80’lerde kurulmuş ve çoğunda kurucu hala şirketin başında. Şirket sahipleri, ‘Bizim aile birbirine çok bağlı, bizde bir şey olmaz’ demesinler.


HER KUŞAK FARKLI


‘Biz kendi aramızda konuşur her sıkıntıyı atlatırız’ demek, kuşak geçişinin kendiliğinden olmasını beklemek gerçekçi değil. Çünkü o aile artık, bütün çocukların tek bir çatı altında bulunduğu, kurucunun evin reisi olduğu bir çekirdek aile değil. Artık gelinler var, damatlar var, kuzenler var, onların eşleri var. Her birinin farklı beklenti ve menfaatleri var. Her bir yeni kuşak temsilcisinin farklı yetenekleri, güçlü ve zayıf yönleri var. Bütün bunların şirketin ve ailenin ortak menfaatlerini koruyacak şekilde organize edilmesi gerekiyor.”


DUYGUSALLIKTAN UZAKLAŞILMALI


YÖNETİCİ araştırması yaparken zaman zaman profesyonel ve şirket sahiplerinin duygusal yaklaşımlarıyla karşılaştıklarını söyleyen Burak Gorbon her iki tarafa da tavsiyelerini şöyle sıraladı: “Profesyoneller için şunları söyleyebilirim; Çalıştığınız şirkete bağlılığınız güzel bir özellik ve profesyonelliğin de gereği. Ama bu piyasada neler olup bittiğini takip etmenize engel değil. Beyin avcılarıyla görüşmekte tanışmakta bir sakınca yok. Şirket sahiplerinden de bazen çok duygusal tepkiler görüyoruz. Bazen bir yönetici adayı için bakıyorum bir anda çok büyük bir aşk yaşanıyor. Ama sonra bu aşk çok çabuk bitiyor. Adaylara duygusal yaklaşımdan uzaklaşılmalı, biraz zaman verilmeli. Bir de şirketine ‘bebeğim’ muamelesi yapan kurucular var. Hayatını adadığı işine karşı duygusal bir bağ geliştirmesi doğal ama bazen de bu bebeğin yürümesi, koşması için bırakmak lazım.”


TÜRKİYE TECRÜBESİ


TÜRK yöneticilerin, uluslararası tecrübesi biraz az olsa da çok kuvvetli tarafları olduğunu söyleyen Burak Gorbon şöyle konuştu: “Çok iyi eğitimli yöneticilerimiz var. Türkiye’deki holdinglerde çok sayıda sektörde faaliyet yürüten şirketler var. Bu, üst düzey yöneticilerimiz için avantaj çünkü aynı anda birçok farklı alanda deneyim kazanıyorlar. Bu uluslararası arenada yöneticilerimizi öne çıkarıyor. Türkiye pazarı büyük ve derin. Birçok sektör için yerel ve uluslararası oyuncular olması nedeniyle rekabet çok güçlü. Bütün bunlar yöneticinin deneyimi için önemli. O sebeple yabancı yöneticiler için de Türkiye tecrübesi avantaj getiriyor.


 











Kaynak: Hürriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad

Pages