ADIYAMAN TUT İLÇESİ - Yedinci Gün

Güncel haber sitesi,son dakika haberlerinden haberiniz olsun

Son Dakika Haberleri

13 Kasım 2014 Perşembe

ADIYAMAN TUT İLÇESİ

Adıyaman'ın kuzey batısında, Güney Doğu Torosların bir uzantısı olan Hacı Muhammed Dağı'nın eteklerinde, "yeşillikler beldesi" olarak bilinen bir ilçedir. Yolu dağlar arasından gitmekte olup, 14 kilometresi oldukça virajlıdır. Tarım alanlarının olmayışı ve sosyo-ekonomik durmunun zayıf olmasından dolayı ilçe büyük oranda göçlere neden olmuştur. Tut'ta yerleşik halk nüfusunun iki katı yurt içinde ve yurt dışında başka yerlerde yaşamaktadır. Dut meyvesinin en verimli şekilde elde edildiği Tut ilçesi günümüzün en kaliteli Dut meyvesini sunmaktadır. GELENEKSEL YÖRE OYUNLARI Ara Kesme: Bir takım oyunudur. Sırasıyla ayak sayarak veya taş tutarak belirlenir. Bir takım kaçar diğer takım kovalar. Bir merkez belirlenir ve o merkez korunur. Kovalayanlar oyundan kaçanların bütün fertlerini vurduğu zaman bir puan almış olur. Dibek Oyunu: Oyuncular iki grup olurlar üçer tane dibek(Hoyuk) dikerler öncelik sırasını belirlemek için taş tutarlar taşı bulan oyuna önce başlar. Oyuna başlayan kendi dibeğinin önünde durur ve rakibin dibeklerini yıkmak için eline aldığı taşları kullanır. İlk attığı taş dibeği yıkarsa devam eder yoksa takım arkadaşlarına sıra gelir. Atışlarda tam başarı sağlanamaz da dibeklerin tamamı yıkılmazsa hücum hakkı diğer gruba geçer ve oyun böylece devam eder. Küdü: Ferdi oyundur. İki üç kişiyle oynandığı gibi bir çok kişi ile de oynanır. Sıralama ayak ölçmekle veya taş tutmakla belirlenir. Bir taşın üzerine yuvarlak bir taş dikilir ve biraz büyük bir taşla vurulur gittiği uzaklık kekiç, küküç, kırküç, kırkdört, kırkbeş, kırkaltı, kırkyedi, kırksekiz, kırkdokuz, elli, belli, telli, güllü, nane, şeker, çember, çürük, çık, mık diye sayılır ve bu sayıyı bulanın hanesine sayı yazılır ve oyunda en çok puanı alan kazanır. TUT'UN TARİHİ YAPISI Tut, Güneydoğu Torosların eteğinde kurulmuş çok eski bir yerleşim merkezidir. Güney ve Batı sınırı Göksu akarsuyu, doğu sınırı ise Şovak suyu ile çevrilidir. Tut ve çevresinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Kaşlıca ve Sürmen yöresinde Tarihi eserlere rastlanmaktadır. Kurulan deresi yanında Ernişdere adında bir kale, bucağın batısında yer alan Sürmen’ de ev kalıntıları, yatak yerleri ve mezarlar vardır. Ernişdere’de derenin sarp yerlerinde görülen su arkı ile Tut’ tan Kaşlıca’ ya doğru uzanan Gül Harığı yörenin eskiden oldukça kalabalık bir yerleşim birimi olduğunu göstermektedir. İlçenin Çamlıca Mahallesinde yer alan tarihi Vijne Köprüsü, bugünde ayakta kalan görkemli yapısıyla eski dönemlerin kervan katarlarına Uzun dönem hizmet vermiştir. Göksu üzerinde halen görülmeye değer bir tarihi eser olarak duran bu köprüye benzer iki adet köprünün önceki yıllarda sel ve doğal nedenlerle yıkıldığı bilinmektedir. Vijne Köprüsünün bir benzeri ise halen hizmet veren tarihi Şebker köprüsüdür. Bu köprü, İlçenin Tepecik Köyü ile Adıyaman’ın merkez Şerefli köyünü birbirine bağlayan yüzyıllarca ayakta kalmayı başaran önemli bir tarihi yapıdır. Şebker köprüsü, Şebker çayının dar ve kayalık bir kısmına oturtulmuştur. Yapılışındaki bu teknik sayesinde köprü, bugüne kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Bugünkü Tut İlçesi’nin 1560 senesine ait Kanuni Sultan Süleyman döneminin tahrir defterindeki kayıtlara göre önemli bir yerleşim birimi olduğu anlaşılıyor. Söz konusu tahrir defterindeki kayıtlarda, Tut yerleşim biriminin Şeyh Abdurrahman Erzincani vakfı olduğu belirtilmektedir. Tahrir defterindeki kayıtlara göre tut yerleşim biriminde 1560 senesinde toplanan vergilerin dökümü şöyledir: Ulu Cami 1634 tarihinde yapılmış bir Osmanlı eseridir. Toplam 800 m2 si cami olarak kullanılmaktadır. Cami iç kısmı 12 sütun üzerine kurulmuş olup, taş sütunlar Osmanlı motifleri ve desenlerle simetrik süslenmiştir. Son tamiratı 1953 yılında yapılmıştır. Minaresi taştan yapılmış olup tek şerefedir. Caminin banisi Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet (Şıh Ali Baba) olarak bilinmektedir. Salah Cami: Salah Camisinin 1630 tarihinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bir çok defalar yıkılıp yeniden yapıldığından tarihi özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiştir. Musalla Cami: 1913 yılında yaptırılan cami daha sonra çeşitli tarihlerde tamir görmüştür. Tek şerefli minaresiyle İlçenin tarihi eserleri arasında önemli bir yere sahiptir. Özellikle işlemeli ahşap iç yapıları estetik özelliği haizdir. Kaşlıca Kalesi: Halk arasında Mihri Babil kalesi olarak bilinir. Babil Krallığı zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Genel olarak kaleler yüksek yerlere kurulmasına karşılık buradaki kale Kaşlıca-Aşağı evlerin bulunduğu vadin içine inşa edilmiştir. Kalenin bazı yerlerinde duvar kalıntıları, ok mahmuzları ve kenar kısımlarında su kanallarının kalıntıları mevcuttur. Kalenin içerisinde halkın karakol ya da gözetleme yeri dediği yerler vardır. Buralar, kalenin yüksek noktalarını teşkil etmektedir. Battal-Gazi’nin Malatya’dan gelerek bu kaleyi fethettiği söylenmektedir. Memekli Mağara: İlçenin kuzeyinde Cıllaz Mevkii’nde bir mağaradır. İlkbaharda mağaranın yüzeyinin iki yerinden su çıkar, insanlar bunu kadın memesine benzeterek adına Memekli Mağara demektedir. Geyik Mağarası: Memekli Mağara’nın 500 m. Doğusunda sarp kayaların yüzüne oyulmuş, çıkılması çok zor bir mağaradır. Mağaranın içinde insan eliyle oyulmuş yatak koyacak yerler mevcuttur. Mesken olarak kullanılmıştır. Tum Tumu Mağara: Çanakçı denilen mevkide Gölbağların üst kısmında büyük bir kayanın içine oyulmuştur. Mağaranın azı çok dar olmakla birlikte içerisi bir oda genişliğindedir. Şovak Köprüsü: Şovak deresinin üzerine inşa edilmiş, taştan yapılmış tarihi bir köprüdür. Osmanlılar zamanında kervanların Vijne köprüsü’nden gelerek buradan geçtiği belirtilmektedir. Ayrıca halk arasında Gorlam olarak adlandırılan vadide suyu aşağılara aktarmaya yarayan kayalara oyulmuş su kanalları ve mağaralar bulunmaktadır. Yöredeki sulama kanalları ve kapalı künk kalıntıları, Göksu Vadisindeki sulamanın çok eski tarihlere kadar uzandığı gösteriliyor. TÜRBE ve ZİYARETLER: Şeyh Ali Baba Türbesi: İlçe merkezindeki Tepebağ denilen mavkide Fatih İlkokulunun güney batısındadır. Türbenin Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet’e ait olduğu sanılmaktadır. Ama halk arasında Şeyh Ala Baba olarak bilinir. Ziyarete gidenler bir gece yatıp pilav pişirerek çevredeki evlere dağıtılır, çocuklara yedirilir. Böylece Allah’tan hastalıklarına şifa isterler. Daha ziyade felçli olanlar ve akli dengesi bozuk olanlar için şifa amaçlı ziyaret ederler. Kızıltepe (Hüseyin Gazi) ve Evren tepe (Güzeloğlan) Ziyaretleri Bu ziyaretlerdeki yatırların eski Malatya’lı olduğu söylenir. İlçemiz Akçatepe köyündedir. Hikayesi: Zamanın kralının güzel bir kızı varmış, bu kızı gören Hüseyin Gazi, amcasının oğluna anlatmış. Ancak Hüseyin Gazi Kral tarafından şehit edilmiş, Hüseyin Gazi’nin sülalesi intikam almak için kralın kızını kaçırmaya karar vermiş. Bu iş içinde yakışıklı bir genç olan Güzel Oğlan’ı görevlendirmişler. Güzel Oğlan kaleye gelmiş, kızı kaçırmış, kalenin 3 km. kuzeyinde ve şimdiki Türbenin 500 m. Doğusuna kavuşunca kralın adamlarınca bu iki genç öldürülmüştür. Mezarları ufak bir taşa yapılmıştır. Habib Ziyareti: İlçemiz Havutlu Köyünün kuzey kısmındadır. Ziyaretin bulunduğu yerde dut ağaçları ve kaynak suları mevcuttur. Ziyarete giderek yemek yapanlar çevredeki insanlara dağıtırlar ve dileklerini dilerler. Menevşe Ziyareti: İlçemiz Dağyalankoz köyünün 1 km. kuzey kısmında bulunmaktadır. Yine Dağyalankaoz köyünün güneyinde Şeyh Abdurrahman, Köseli mezra mevkiinde ise Bülbül ziyaretleri vardır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad

Pages