KARAGÖZ İLE HACİVAT - Yedinci Gün

Güncel haber sitesi,son dakika haberlerinden haberiniz olsun

Son Dakika Haberleri

13 Ekim 2014 Pazartesi

KARAGÖZ İLE HACİVAT

Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur. Karagöz oynatıcısına kurgusal, hayalbaz denir. Yardımcıları çırak, yardak, dayrezen, sandıkkar'dır. Oyunda konuşmaların değişmesi baş hareketleriyle yapılır. Bu iki karakterin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa nerede nasıl yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Anlatılanlar rivayete dayanır, zira gerçekten yaşamış olsalar bile büyük ihtimalle bahsedilen dönemde tarih kitaplarına girecek kadar önemli bulunmamışlardır. Halkbilimciler Karagöz'ün bazı oyunlarda Çingene olduğunu kendi ağzıyla itiraf etmesi, Bulgar gaydası çalması ve Evliya Çelebi'nin tanıklığına dayanarak Bizansimparatoru Konstantin'in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi olduğunu ileri sürmektedir[1]. Bir diğer rivayet ise Hacı İvaz Ağa ya da halka mal olan adıyla Hacivat ve Trakya'da bulunan Samakol köyünden demirci ustası Karagöz, Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat'ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Karagöz ve Hacivat tanınır. "Karagöz": Saçsız başına “ışkırlak” adı verilen şapka giymektedir. Hiçbir zaman düzgün bir işi olmayan Karagöz eğitim almamıştır. Hacivat'ın ona bulduğu geçici işlerde çalışır. İçi dışı bir, olduğu gibi görünen, tepkilerini çabuk açığa vuran bir halk adamıdır. Halkın sağduyusunu temsil etmektedir. Merttir, cesurdur bu yüzden başı sürekli beladadır. Meraklı, patavatsız ve açık saçık konuşur. Bazen hile yaparak diğerlerini kandırmaya çalışır. Karısı ile sürekli didişir. "Hacivat": Yukarıya doğru kıvrık sivri bir sakalı olan Hacivat, kurnaz, içten pazarlıklı bir tiptir. Eğitim almış olduğu bellidir ve her konuda iyi kötü bilgi sahibidir. Herkesin nabzına göre şerbet verir. Karagöze göre daha kültürlü, aklı başında ve güvenilir bir tiptir. Arapça ve Farsça sözcükleri sıkça araya sokuşturduğu süslü bir dille konuşur. Bu nedenle Karagöz onun dediklerini çoğu zaman anlamaz ya da anlamazlıktan gelir. Oyunlardaki gülütler genelde bu söz oyunlarına ve yanlış anlaşılmalara dayanır. Karagöz gereçleri ve tekniği Hayâli: Karagöz oynatan ustadır. Karagözü tek bir usta oynatır ve bütün mizansenleri o idare eder. Ses taklidi yapabilir. Şarkıları usûl içinde kalarak karikatürize edip perdedeki tiplere özel usûller üretir. Bazı şarkılar bazı tiplemelerle özdeşleşmiştir. Şarkı duyulduğunda seyirci o tipin perdeye geleceğini bilir. Karagöz ustası, "hayâli" ünvanını uzun yıllar yanında "yardaklık" yaparak yetiştiği kendi ustasından alır. Yardak: Ustanın perde arkasındaki yardımcısıdır. Tef çalar, tasvirleri ustanın eline verir. Perde: Karagöz perdesi zaman zaman farklılıklar gösterse de genellikle 180x100 cm ebatlarındadır ve beyaz renklidir. İlk zamanlar, yani "Kâr-ı Kadîm" (eski) oyunlarda) perde basitçe iki duvar arasına iple gerilen bir basma kumaştan oluşmaktaydı ve 2 x 2,5m uzunluğundaydı. "Nev icad" (yeni) oyunlarda ise paravana şeklinde bir sahne oluşturularak beyaz renkli patiskadan, Ayna adı verilen bir perde kullanılmaktaydı. Bu yeni perdelerin ebatları 180x100 cm'ye küçültülmüştür. Perdeye, Karagöz'ü ilk oynattığı ileri sürülen Şeyh Küşteri'ye atfen Küşteri Meydanı adı da verilir. Peş tahtası: Perdenin altında bulunan bu tezgâh perdenin gerisine doğru uzanır ve üzerinde Karagöz ustasının kullanacağı "tasvirler", "nâreke", "tef", "ışık kaynağı" vb bu tezgâhın üzerinde hazır bulunur. Raf şeklindeki parçasına Destgâh da denir. Hayâl ağacı: Karagöz ustası perdede birden fazla tasviri idare etmeye çalışırken, yani her iki eli de tasvirlerin çubuklarıyla doluyken, perdede olması gereken üçüncü, dördüncü vb. tasvirleri perdeye yapışık (ve haliyle hareketsiz) tutmaya yarayan çatal biçimli destek gereci. Tasvirler: Perdede karakterlerin iki boyutlu şekillerine "tasvir" denir. Bunlar ışığı kısmen geçirebilen şeffaf materyallerden yapılırlar. Geleneksel yöntemde deve derisi kullanılmaktaydı. Bazen de tasvirler manda, düve, at, eşek ve keçi derisinden kesilirdi. Deve derisi köpek dışkısı (tüyleri dökmekte etkilidir, ancak taze değilse etkili olmaz) ve zırnıkla (sodyum sülfat) tabaklandıktan sonra gerilerek yavaşça kurutulur, camla kazınıp inceltilerek şeffaflığı arttırılır. Tiplemeler deri üzerine çizilip kesildikten sonra ışığı daha da geçirebilmesi için kontürler boyunca delikler açılır. Tasvirler zımparalanarak derinin içine işleyebilen, dayanıklı bitkisel kök boyalarla boyanırlar. Tasvirler genellikle 32–40 cm boyundadır, ancak en iri tasvir "Himmet"tir ve 50 cm boyundadır. Oynatma çubukları: Gürgen ağacından yapılır ve boyları 50-60 cm kadardır. Tasvirlere tutturularak onlara perdede hareket kazandırmak için kullanılırlar. Fırdöndü: Türk Karagözü yatay çubuklarla oynatıldığı için tasvirler tek yönlü hareket ederler, geri dönemezler. Bunu aşmak için bazen tasvirlerin sırtına deriden ufak bir yuva yapılır ve bir menteşe yardımı ile görüntünün sağa sola dönmesi sağlanır. Buna "fırdöndü" denmektedir. Göstermelik: Oyun başlamadan önce müzik eşliğinde perdede hareketsiz duran canlı veya cansız varlıkların tasvirleridir. Bunlar bir limon ağacı, çiçek demeti, gemi, denizkızı veya kedi olabilir. Ya da Zaloglu Rüstem'in dev ile savaşını gösteren bir resim konur. Bunların konuyla ilgisi olması gerekmez. Amaç seyircide bir merak uyandırmak ve onu birazdan başlayacak oyunun havasına sokmaktır. Işık kaynağı: Eski zamanlarda mum ışığı veya şem’a (bir tür yağ kandili) kullanılmaktaydı. Modern zamanlarda elektrik ampulleri kullanılmaktadır. Nâreke: Kamıştan yapılmış, kavala benzer bir tür düdüktür. Mukkaddime (giriş) bölümünde çalınır. Tef: Genelde Karagöz ustası (Hayâli)'nın yardımcısı (Yardak) tarafından çalınır. Oyundaki tefe dayren denmektedir,tefi çalana ise dayrenbaz denilmektedir. Zil: Tefin kullanıldığı anlarda zil de kullanılmaktadır. Tef ve zilin bir arada olduğu "zilli tef" de kullanılan gereçlerden biriydi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad

Pages